22 Haziran 2009 Pazartesi

Carte d’Or’dan Kır Çiçeği

Okulların kapanmasıyla birlikte kimimiz tatile ve yazlıklarına gitti. Kimimiz de evlerimizin balkonlarında ve bahçelerinde serinlemeye çalışıyor. Ailemiz, eşimiz ve dostumuz ile daha sık bir araya geliyor ve hoş sohbetler ediyoruz. Yazın tadını çıkardığınız bu keyifli anlarınız için size Carte d’Or olarak “Kır Çiçeği”ni sunuyoruz. Meyve ve çikolata tatlarını bir araya getiren sunumumuzu kolayca hazırlayabilirsiniz.

Afiyet olsun!

Malzemeler:

  • 1 yumurta
  • Bir miktar yaban mersini
  • Pudra şekeri
  • Bir miktar çikolata
  • Nane yaprağı
  • Carte d’Or Selection Meyve Şöleni
  • Yağlı kağıt
  • Folyo
  • Orta incelikle suluboya fırçası

Yumurtayı kırıp akını bir kaba ayırın.

Yumurta akını orta incelikte bir sulu boya fırçasıyla yaban mersini tanelerinin üstüne yavaşça sürün. Tanelerin kopmamasına dikkat edin.

Hazırladığınız yaban mersinlerini tercihen fırın ızgarasının üstüne dizin. Üzerlerine pudra şekeri serpip kurumaya bırakın.

Öte yandan, çikolatayı bıçakla incecik kesip benmari usulü eritin...

Yağlı kağıttan kesip hazırladığınız huninin içine orta sıcaklıktaki erimiş çikolatadan bir miktar doldurun.

Folyo üstünde şekiller hazırlayıp donmaya bırakın. Donan çikolata parçalarını folyodan çıkarın.

Yaban mersinlerini tabağın iki kenarına yerleştirin.

Ortalarına bir top Carte d’Or Selection Meyve Şöleni’ni koyun.

Etrafına donmuş çikolata şekillerini oturtun.

Nane yaprağı ile süsleyerek servis yapın.

5 Haziran 2009 Cuma

Dondurmalı Post

Blogger konuklarımızla gerçekleştirdiğimiz fabrika gezimiz sırasında dondurmanın yapım aşamaları, çeşitleri, soğuk zincir, saklanma koşulları gibi konuları yakından inceleme fırsatı bulduk. Deneyimlerimizi zaman zaman blog’umuzda da paylaşmaya devam edeceğiz. İşte onlardan biri…

Sıcakların etkisiyle dondurma tüketiminin arttığı bugünlerde bir konuya dikkatimizi çekmek istedik: Dondurmacı amcadan, yeni açılan köşedeki pastaneden veya marketten, damak tadımıza uygun dondurmamızı nereden alırsak alalım, hijyenik şartlarda üretildiğinden emin olalım. Çünkü hepimizin bildiğiniz gibi süt ürünleri çabuk bozulan ve yararlarını hızla yitiren gıdalar. Bu nedenle sağlıklı koşullarda üretilmeleri ve saklanmaları gerekiyor. Aksi halde, yani hijyenik koşullarda üretilmeyen dondurmalarda ve/veya olumsuz saklama koşullarında çeşitli zararlı bakteriler üreyebiliyor. Aman dikkat diyelim…

Süt ürünleri demişken, dondurmanın içeriğine ilişkin de birkaç noktaya değinmek isteriz. Genelde dondurmanın süt, şeker ve salepten oluştuğunu biliyoruz. Carte d’Or olarak, değişen damak tatlarına alternatif üretmek üzere pek çok malzeme kullanılarak farklı dondurma çeşitleri üretiyoruz. Türkiye’de en çok sevilen çeşitleri saymak gerekirse, vanilyalı ve çikolatalı çeşitler başta geliyor; bunları çilekli ve Antep fıstıklı çeşitler takip ediyor. Biz de tüketicilerimizin beklentileri doğrultusunda, farklı damak tatlarına hitap eden, farklı çeşitler sunmaya çalışıyoruz.

Pek çok kişi tarafından merak edilen bir diğer konu da ‘süt/süt tozu’ konusu… Yeri gelmişken bu konuya da değinelim. Türkiye’de çiğ süt işleyen fabrikalar öncelikle kendi süt ihtiyaçlarını karşılıyor. Bu nedenle dondurma üretiminde hem süt, hem de süt tozu kullanılıyor. Kaliteli süt miktarının, dondurma üretim ihtiyacına karşılık veremediği noktalarda, eş kalitede süt tozu devreye giriyor. Süt tozu, kalite standardı açısından, kaliteli sütten farklı değil. Üstelik süt, süt tozu haline dönüşürken içindeki karbonhidrat, protein, yağ ve mineral gibi makro besin öğelerinde herhangi bir kayıp yaşanmıyor. Dolayısıyla -bahsettiğimiz koşullarda üretilip, saklanmak suretiyle- böyle ürünleri gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.

Tüm bunlar ve elbette dondurmanın besin öğeleri onu, yeterli ve dengeli bir beslenme düzeni içinde yer alabilecek bir gıda haline getiriyor. Bu besin öğelerine örnek vermemiz gerekirse, şunları sayabiliriz: Protein, karbonhidrat, yağ, A, B, C, D, E grubu vitaminleri ve kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir gibi mineraller.

Tüm bunların yanı sıra dondurmanın en önemli malzemelerinden olan ‘hava’ya ilişkin de birkaç noktaya değinmekte fayda var. Dondurmanın içinde çok küçük kabarcıklar halinde dağıtılmış olarak hava bulunur. Bu hava, dondurmaya hacim, özel bir kıvam ve yumuşaklık verir ve aynı zamanda da sağlık açısından avantaj sağlar. Çünkü ağzımıza aldığımız miktar büyük olsa bile, eriyerek neredeyse yarıya iniyor. Bu da soğuk olarak tükettiğimiz gıdalar ile karşılaştırıldığında dondurmayı boğaz enfeksiyonuna sebep olma bakımından çok daha güvenli yapıyor.

Dondurma tüketimiyle ilgili size şu bilgileri aktaralım: Algida tarafından üretilen tüm ürünlerin raf ömrü, üretildiği tarihten itibaren –18°C veya daha soğukta muhafaza edilmek koşuluyla; küçük ambalajlı ve ev tipi ürünlerde 2 yıl, külah içeren ürünlerde 12 aydır. Belirtilen raf ömürleri kapsamında tüm çeşitlerimiz üretildiği şekilde kalitesini muhafaza eder. Dondurmanın açılarak bir miktarının tüketilmesi ve tekrar uygun soğuk ortama konması genel tüketim alışkanlıkları arasında. Bu noktada; dondurmayı tüketmek üzere dondurucudan çıkardığınız sürenin 5-10 dakikayı geçmemesinin, dondurmanın eritilmeden tekrar dolaba konulmasının çok önemli olduğunu vurgulayalım. Bir kısmı yenen dondurma raf ömründen daha önce tüketilmelidir.

Özetlemek gerekirse: Hepimiz için eğlenceli bir gıda olan dondurma, aynı zamanda içeriğiyle de yeterli ve dengeli bir beslenme düzeninin bir parçası. Ancak dikkat etmemiz gereken şey hijyenik şartlarda üretilip saklandığından emin olmamız.

Bu post’umuzda dondurmaya ilişkin biraz daha derin bilgiler verelim istedik. Bunların dışında sormak istediğiniz her türlü soru için, biz buradayızJ

Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı ve keyifli sofralarda bir araya gelmeniz dileğiyle…