27 Mart 2010 Cumartesi

Demli Bir Çayınızı İçmeye Geliyoruz!

Dondurmalı Blog’ta bundan böyle, yörelerinizi tanıtan bilgi ve fotoğraflara yer vereceğiz. Yaşadığınız yeri en iyi sizin anlatacağınızı düşünüyoruz. Gelin birlikte, hafta sonu veya yıllık tatil planı yapanlara, gurme gezisine çıkacaklara veya “çok okuyan bilir” diyenlere yörelerinizi birlikte anlatalım.
Yörenizin tarihçesine ilişkin bir öykü-masal, yörenize mal olmuş bir yemek ve tarifi, piknik yapılacak ören yeri, içimizi açacak doğal güzellikler, romantik bir akşam yemeği yenecek restoran, gezi dönüşü verilecek yarım elma gönül alma hediyeleri… Bunları ve daha fazlasını yazmak ve fotoğraflarla süslemek ister misiniz?

Yanıtınız evet ise, yazınızı ve fotoğraflarınızı dondurmaliblog.blogspot(at)gmail.com adresine göndermenizi bekliyoruz. Sizden gelecek bilgileri derledikten sonra fotoğraflarıyla birlikte adınızı belirterek http://dondurmaliblog.blogspot.com’da yayınlayacağız.

Bilgi birikiminizi ve önerilerinizi bizler ile paylaşacağınız için şimdiden teşekkür ederiz.
Sevgilerimizle

26 Mart 2010 Cuma

Ağzımızdaki Bakterilerin Sayısı, Gezegenimizdeki İnsan Sayısından Daha Fazla!

Ağzımızdaki bakterilerin sayısı, gezegenimizde yaşayan insan sayısından daha fazladır. Dolayısıyla, nefesimizin güzel kokmasını istiyorsak, dişlerimizi düzenli olarak temizlememiz büyük önem taşır.

Dün Akşam Yediğim Baharatlı Yemekten Olmalı!

Kötü ağız kokusuna sonsuz sayıda bahane bulabiliriz. Yediğimiz gıdalardan, bazılarımızın içtiği alkollü içeceklere kadar birçoğunun bundaki rolü büyüktür. Ama esas neden, kötü ağız hijyenidir.

Kötü ağız kokusunun en büyük suçluları; ağzımızın girintileri arasına ve özellikle dilimizin arka kısmına gizlenmiş milyarlarca bakteridir. Her zamanki gibi önlem, tedaviden iyidir.

En iyi savunma; dişlerimizi, dişetlerimizi ve dilimizi anti bakteriyel bir diş macunu ile düzenli olarak fırçalamaktır. Dilimizin en arka kısmına erişmek için diş fırçasını ağzımızın iyice arkasına kadar itmemiz gerekir. Aman dikkat edin, boğulmayın! Biraz midemiz kalkabilir, ama böylece doğru noktaya ulaştığımızı anlarız.
Sigara ve içki içmeyi bırakmak da işe yarayacaktır.
 
Sık sık diş fırçamızı yenisiyle değiştirmeyi de unutmayalım. Bunu en az üç ayda bir yapmalıyız. Böylece diş fırçasının kıllarının plakları temizleyebilecek durumda olduklarından ve sağlıklı dişetlerine sahip olacağımızdan emin olabiliriz. Ayrıca kullanmadan önce diş fırçamızın kuru olduğundan emin olalım. Islak ya da nemli fırçaların bakteri dolu olma ihtimali yüksektir.

24 Mart 2010 Çarşamba

Dondurmalı Kızarmış Muz

"Güneydoğu Asya’nın tropikal bölgelerinde doğal olarak yetişen muz, Türkiye’de daha çok Anamur ve Alanya arasında üretiliyor. Muz, dünya üzerinde çok fazla tüketilen bitkiler arasında. Bu talebin arkasında muzun çok besleyici bir besin kaynağı olması, birçok vitamin, protein, mineral ve amino asit içeriyor olması yatıyor.

Muz, kemik gelişimini sağlıyor, sinir zafiyeti ve yorgunluğu gideriyor. Böbrek ve mafsal iltihabına, bağırsak hastalıklarına karşı oldukça etkili. B1, B2, C, A ve E vitaminlerini içeren muz, potasyum, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum ve iyot açısından da çok zengin bir bitki.”*

Kıssadan hisse çıkaracak olursak; bize, yararları saymakla bitmeyen bu bitkiyi afiyetle yemek düşüyor.
Malzemeler:
1 adet muz,
1 tatlı kaşığı çam fıstığı,
Tereyağı,
Carte d’Or Classic Kaymak,
Carte d’Or Classic Antep Fıstık

Hazırlanışı:
Muzu, boylamasına ortadan ikiye bölün. Tereyağını yağsız tavada eritip kızdırın ve muz parçalarını kızartın. Muzları tavadan alıp bu kez çam fıstıklarının renklerinin dönmesini sağlayın. Servis tabağına muzları yerleştirin ve üzerine çam fıstıklarını serpiştirin. Dondurma ile son dokunuşu yapın. Arzu ederseniz karamelli sos ile de süsleyebilirsiniz.

*http://tr.wikipedia.org/wiki/Muz" adresinden alındı.

23 Mart 2010 Salı

% 100 Salata

Baharın gelişiyle birlikte yeme ve yaşama alışkanlıklarımızı gözden geçirip yeni kararlar almaya başladık. Bunlar arasında ön plana çıkanın “kilo vermek” olduğunu tahmin edebiliyoruz. Fazlalıklarımızı vermede bol sebze ve meyve tüketiminin faydalı olduğunu biliyoruz. İşte bu nedenle salataları ya sofralarımızın baş tacı yapıyoruz ya da kimi öğünlerimizin tek seçeneği olarak konumlandırıyoruz.

İnkilap Kitabevi’nin yayını “%100 Salata” birbirinden lezzetli ve doyurucu salata tarifleri sunuyor. Türkiye’nin ilk amatör aşçılık okulu Mutfak Sanatları Merkezi’nin kurucularından olan Mesut Erdoğan’ın salata tariflerini, yurtiçi ve yurtdışında pek çok başarılı çalışmaya imza atan Fotoğraf Sanatçısı Buğrahan Şirvancı görüntülemiş.
Mesut Erdoğan’a göre; “Salata kavramı aklımıza birkaç şey getiriyor. Birincisi, Türk mutfağında mezelerin salata adı ile sunulması; örneğin patlıcan salatası gibi mezeler. Bunların adı her ne kadar salata olsa da, aslında birer meze. Bir diğer unsur ise bizde, Batı mutfaklarında çok rastlanmayan bir gelenek olan, ana yemeğin yanında iştah açıcı olarak salata tüketilmesi. Gerek restoranlarda gerekse evlerimizde salatasız bir sofra düşünülemez. Oysa ki ana yemeğe sıra gelene kadar iştahımızın zaten açık olduğu bir gerçek. Batı mutfaklarında ise yemeğin yanında iştah açıcı olarak şarap tüketilir ve salatanın sosundaki yüksek asitli soslar şaraba uyum sağlamazlar. Bu sebeple Batı’da salata, yemek öncesi bir iştah açıcı olarak tüketilir.
Bir diğer salata kavramı ise karşımıza, artık ülkemizde yaygın olarak sunulan açık büfelerde çıkıyor. Akşam partilerinde barbekünün yanında veya otel büfelerinde salatalara sıkça rastlamaktayız. Salata için söyleyebileceğimiz diğer bir şey, son yıllarda ülkemizde de kabul gören bir tutum olan, bir öğünü sadece salata ile geçirme alışkanlığı. Bu modada salatalar, sadece yeşilliklerden oluşmuş bir şekilde soğuk olarak servis edilmiyor, üzerinde sıcak sunulan et, balık, tavuk, peynir ve sebzeler de bulunuyor. Bu salatalara biz kompoze salatalar diyoruz.
Salatanın yeşillikleri olarak kısa bir süre öncesine kadar sadece marulu, maydanozu ve rokayı bilirdik. Gelişen görgü, alışkanlık ve tabii tüketim konusundaki deryalara eş yaratıcılığımız ile artık salatalarda taze baharatlar, taze otlar ve rengârenk yeşillikler de kullanıyoruz.”
Kuru meyvelerle süslenen salatalar, tahıllı salatalar, yeşil sebze ve kök sebzeler ile hazırlanan salatalar, salata soslar ve daha fazlası için % 100 Salata kitabını edinmenizi öneriyoruz.

22 Mart 2010 Pazartesi

Kalp Soslu Prenses Tacı

2010 yılında da taçlar, saçlarda göz alıyor. Tüy, boncuk, çiçek, binbir çeşit malzemelerle süslenen taçlar, günün farklı saatlerinde kullanılıyor. Biz de taçlardan esinlenerek dondurma sunumu için sizlere çikolatadan prenses taçları hazırladık.
Malzemeler:
Bir miktar frambuaz sosu,
Bir miktar çikolata,
3 yaprak yağlı kağıt,
Alüminyum folyo,
Kürdan,
Carte d’Or Selection Kurabiye Güzeli

Hazırlanışı:
Çikolatayı küçük parçalara ayırıp benmari usulü eritin.

Yağlı kağıt ile hazırladığınız huninin içine, orta sıcaklıktaki erimiş çikolatadan bir miktar doldurun.

Folyo üstünde şekiller hazırlayıp donmaya bırakın.
Donan çikolata parçalarını folyodan çıkarın.

Frambuaz sosunu da ayrı bir kağıt huniye doldurun.

Tabağın kenarına, çikolata ve frambuaz sos ile sırasıyla noktalar koyun.

Noktaları, ortasından kürdanla çekip kalp şekline getirin.

Dondurma kepçesiyle Carte d’Or Selection Kurabiye Güzeli’nden toplar yapın ve tabağa koyun. Hazırladığınız çikolata süsleme parçalarını, topların üzerine yerleştirin.

19 Mart 2010 Cuma

Buzdolaplarını ve Dondurucuları Kullanırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Buzdolaplarını ve dondurucuları, yılın her günü ve saatinde sürekli kullanıyoruz. Bazı uyarıları dikkate alarak bu beyaz eşyaların ömrünü uzatmak ve gıdaları doğru şekilde saklamak elimizde. Sizler için dünyanın en gelişmiş buzdolabı teknolojilerine sahip Arçelik’ten pratik kullanım bilgilerini aldık:


• Dolap ısı kaynaklarından en az 30 cm uzakta olmalı, direkt güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
• Buzdolabı ile duvar arasında en az 3-4 cm’lik mesafe bırakılmalıdır.
• Soğutma veriminin düşmemesi ve dolap içerisindeki diğer besinlerin bozulmaması için oda sıcaklığından daha sıcak yiyecekler dolaba konmamalıdır.
• Soğutma verimliliği açısından minimum oda sıcaklığı 10°C olmalıdır.
• Kapı aralığı gibi problemlerin olmaması için buzdolabının konulacağı zemin düzgün olmalıdır.
• Ark oluşumunun önlenmesi için elektrik tesisatında mutlaka topraklama sistemi olmalıdır.
• No–frost modellerde hava kanallarının önü kesinlikle kapatılmamalıdır.
• No-frost buzdolaplarında görülebilecek kullanım kaynaklı(kapalı kap kullanmama sonucu) koku problemleri fotokatalitik filtre ile önlenmektedir.
• Buzdolabının kapıları gereğinden fazla açılıp kapanmamalıdır. Bu, elektrik tüketimini artıracaktır.
• Termostat ayarları ortam ve mevsim şartlarına göre değiştirilmelidir.
• No-Frost buzdolaplarında yiyecekler üstü açık şekilde bırakılmamalıdır.
• Çift kapılı statik buzdolaplarında soğutucu bölmede yiyecekler arka duvara temas etmemelidir.
• Çift kapılı buzdolaplarında en sıcak bölge üst rafın bulunduğu bölgedir. Bu nedenle en üst rafa 1-2 gün içerisinde tüketilecek gıdalar konmalıdır.
• Sebzeler buzdolabına nemli ve ıslak konduğunda, bakteri oluşumu için uygun ortam yaratılmaktadır.
• Yeşil yapraklı sebzeler, perfore poşetlerde ya da ağzı gevşek olarak bırakılmış poşetlerde, sebzelikte saklanmalıdır.
• Buzdolabına koymadan önce çürümüş veya bozulmaya başlamış sebze veya meyveler ayırılmalıdır.
• Dondurulmuş gıdalar çözüldükten sonra eğer pişirilmediyse tekrar dondurulmamalıdır. Bu, gıda zehirlenmelerine yol açabilir.
• Çabuk bozulan meyveler de (dut, çilek gibi) dolap içerisindeki hava ile direkt temas etmemelidir. Muz buzdolabında saklanmamalıdır.

• Sebze ve meyveler dolaba yıkanmadan konmalıdır. Aksi halde üzerlerindeki doğal film tabakası kaybolacağından daha çabuk bozulabilir.
• Et türü besinler, yağlı kağıt veya poşetlerle dondurucu kısımda saklanmalıdır.
• Gazlı içecekleri dondurucu bölümde saklamayınız, patlayabilir.
• Yiyecekler, kokularının karışmaması için mutlaka kapalı kaplarda saklanmalıdır.

Portakal Sufle

Baharın gelmesini hep beraber sabırsızlıkla bekliyoruz değil mi? Papatyalar ve bahar dalları açmaya başladı, kuşlar cıvıldıyor. Yakında tezgahlarda yeşil erik, çilek, çağla ve kiraz görmeye başlayacağız. Gelin baharı beklerken kışa, portakallı ve limonlu dondurmalı bir tarif ile veda edelim.
Malzemeler:
1 su bardağı toz şeker (170 gr),
3 adet portakalın suyu (200 ml),
1 adet limon kabuğu rendesi,
2 yumurta,
1 yemek kaşığı pirinç unu (20 gr),
1 yemek kaşığı tereyağı veya margarin (15 gr),
2 paket bisküvi (200 gr),
2 su bardağı süt (280 ml),
1 paket vanilya,
Yarım paket Hindistancevizi rendesi (10 gr),
1 top Carte d’Or Classic Limonlu Dondurma

Hazırlanışı:
Tencereye sütü ve toz şekeri koyup erimeye bırakın. Pirinç unu, portakal suyu, limon kabuğu rendesi ve vanilyayı ilave edip muhallebi kıvamına gelene dek pişirin. Ateşten alıp yumurta ve yağı ekledikten sonra mikserle karıştırıp soğumaya bırakın.

Bisküvileri küçük parçalar halinde kırıp soğuyan muhallebiyle karıştırın ve kaselere paylaştırın. 5 dakika buzlukta bekletin sonra buzdolabının aşağı bölmesine alın. Üzerine Hindistancevizi serpiştirip bir top limonlu dondurma koyarak servis edin.

12 Mart 2010 Cuma

Dondurmalı Tost

Biliyoruz ki; hafta sonları, ailelerimizle kahvaltı sofrası etrafında toplandığımız saatlerin keyfine doyum olmuyor. Kimi zaman küçük ailemizle mütevazi soframızda bir araya geliyoruz kimi zaman da çocuklar, anneler, babalar, akrabalar, dostlar, kocaman bir aile oluyoruz. Hamarat ellerin hazırladığı yiyecekler ile sofralarımızı imece usulü donatıyoruz.

Bizler de bu sofralarınıza dondurmalı tost tarifiyle konuk olmak istedik. Ağzınızın tadı hiç bozulmasın, sevgilerimizle…
Malzemeler (2 kişilik):
1 adet portakal,
2 adet ayva,
330 gr toz şeker (2 su bardağı),
250 ml su,
2 adet yumurta,
2 çorba kaşığı krema (30 gr),
½ paket vanilya,
4 dilim tost ekmeği,
30 gr tereyağı (1 çorba + 1 tatlı kaşığı),
4 top Carte d’Or Classic Antep Fıstıklı Dondurma

Hazırlanışı:
Ayvaların kabuklarını soyup ikiye kesin ve ortalarını çıkartıp çekirdeklerini ayırın. Portakalın kabuğunu rendeleyip suyunu sıkın. Toz şeker, portakal kabuğu ve suyu ile ayvaları, çekirdekleri tencereye koyun. 250 ml su ilave edip şeker eriyene kadar kaynatın. Suyuyla fırın kabına alın, önceden 200 derecede ısıttığınız fırınınızda, suyu macunlaşıp ayvaların rengi pembeleşene kadar 45 dakika kadar pişirin. Ilınmaya bırakın.

Kremayı, yumurtaları ve vanilyayı çırpın. Ekmeklerin iki yüzünü de karışıma batırın. Tereyağını tavaya koyun, eriyince ekmeklerin her iki yüzünü de kızartın.

Sıcak ekmeklerin üstüne ayvaları yerleştirin. Carte d’Or Classic Antep Fıstıklı Dondurma ile servis yapın. İsterseniz karamelli sosla süsleyebilirsiniz.

Tost ekmekleri yerine krep veya pancake de kullanabilirsiniz.

9 Mart 2010 Salı

Dondurma Boğaz Hastalığı Yapar Mı?

Ülkemizdeki dondurma tüketimi, gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük seviyelerde. Yıllık kişi başı dondurma tüketimi Amerika Birleşik Devletleri’nde 25 lt., aralarında İsveç ve Norveç’in olduğu kuzey ülkelerinde 13-14 lt. ve Avrupa’da ortalama 7 lt. iken Türkiye'de bu rakam 2,5 lt. Bunda dondurma hakkında uzun yıllardan beri süre gelen yanlış inanışlarımızın etkisi var.

Kimi ebeveynler, kış aylarında çocuklarına, hastalanmalarından endişe ederek dondurma yedirmiyorlar. Oysa hijyenik şartlarda üretilen ambalajlı dondurma anjin ve boğaz ağrısı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açmıyor. Hatta bademcik, geniz eti gibi küçük boğaz operasyonları sonrasında kanama riskini düşürmek amacıyla o bölgeye soğuk uygulaması yapılıyor ve bunun için doktorlar çocuklara dondurma yemelerini öneriyor.
Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Günter Hafız’ın açıklamaları şöyle: “Pek çok kişide, dondurmanın boğaz ağrıttığı yönünde yanlış bir algı var. Ancak, soğuk sıvı ya da yiyecek tüketimi ile üst solunum yolu enfeksiyonu arasında kanıtlanmış hiçbir ilişki mevcut değildir. Yalanarak ya da küçük miktarlarda alındıktan sonra, ağızda tutularak yenilecek, hijyenik şartlarda hazırlanmış dondurmanın boğaz enfeksiyonuna yol açması için hiçbir sebep yoktur.”

Bunları biliyor musunuz?
• İlk dondurma, 3000 yıl önce Çinliler’in kar, meyve ve balı karıştırmasıyla ortaya çıktı.
• İlk dondurma yapma makinesi, 1843 yılında Amerikalı Nancy Johnson tarafından yapıldı.
• Ortalama büyüklükte bir dondurma, yaklaşık 50 yalamada bitirilebilir.
• Şimdiye kadar yapılan en büyük dondurma, 4 metre yüksekliği, 10 ton ağırlığı ve 4 ton süslemesi ile 1985’te Anaheim Kaliforniya’da yapıldı ve Guinness Rekorlar Kitabı’na geçti.

8 Mart 2010 Pazartesi

Dünya Kadınlar Günü'nüz Kutlu Olsun!

Sert rüzgarlara yenilmedin, hep karşı durdun,

Bu sayede hayallerinin peşinden uçmayı başardın,

Hayal kırıklıklarına rağmen beklentilerini daima daha yükseğe çıkardın,

Seni aşağı çekmeye çalışanlara rağmen başını hiçbir zaman öne eğmedin,

Senin değerini hatırlamak için bir gün yetmese de Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun!